Teslim alma şu anda mevcut değil
Kafka
SESLENDİREN: ERKAN AVCI
MÜZİK: VEYASİN
ESER: EBRU CEYLAN
METİN YAZARI: EBRU CEYLAN
SESLENDİREN: ERKAN AVCI
MÜZİK: VEYASİN
SES TASARIM: EKİN ETİ, ZUHAL MÜZİK
MÜZİK MIX & MASTERING: BERK KULA, EKİN ETİ
Eser Ölçüsü 90x90 / Çerçeveli 110x110
Canvas, Yağlı Boya, Çerçeveli
BİLGİ:
Franz Kafka (1883-1924), 20. yüzyılın en etkili ve özgün yazarlarından biridir. Çek asıllı Alman bir ailenin çocuğu olarak Prag'da doğmuştur. Eserlerinde genellikle insanın modern toplumdaki yabancılaşmasını, bürokrasinin boğuculuğunu ve bireyin varoluşsal sancılarını işlemiştir. Kafka, sade bir dille yazdığı, ancak derin ve karanlık temalar işlediği eserleriyle tanınır. Başlıca eserleri arasında "Dönüşüm" (Die Verwandlung), "Dava" (Der Prozess) ve "Şato" (Das Schloss) yer alır. Kafka'nın hikâyeleri, genellikle absürt olaylar ve sembollerle dolu olup, bireyin çaresizliği ve topluma uyum sağlama çabası gibi evrensel temaları ele alır. Hayatının büyük bir kısmını yalnızlık, sağlık sorunları (özellikle tüberküloz) ve ailesiyle karmaşık ilişkilerle geçiren Kafka, eserlerinin çoğunu yayımlamadan ölmüş ve yazılarının yakılmasını istemiştir. Ancak arkadaşı Max Brod, Kafka'nın vasiyetine rağmen eserlerini yayımlayarak onu dünya edebiyatının ölümsüz isimlerinden biri haline getirmiştir. Kafka'nın ismi, bugün "Kafkaesk" olarak tanımlanan, karamsar ve absürt bir atmosferi ifade eden bir terimle anılır.
SANATÇI GÖRÜŞÜ:
Tabloyu yaparken, Kafka'nın hayatına ve içsel dünyasına dokunan bir yolculuğa çıktım. Kafka'nın eserlerinde hep hissettiğim o boğucu yalnızlığı, insanın içindeki çelişkileri ve kendini bir kelebek gibi narin ama bir o kadar da kapana kısılmış hissetmesini anlatmak istedim. Tablodaki figür, Kafka'nın ruh halini yansıtıyor: bir yanda kırılgan bir kelebek, diğer yanda yüzündeki kırmızı burunla bir palyaço gibi, yaşamın acı tatlı çelişkilerini taşıyor. Kelebek kanatları özgürlüğü temsil ederken, gövdeyi çevreleyen karanlık detaylar sıkışmışlığı ve kaçışsızlığı simgeliyor. Kafka'nın yazdığı her hikâyede olduğu gibi, figür de bir türlü tam olarak ait olamıyor; ne tamamen insan, ne de tamamen kelebek. Arka plandaki renkler, Kafka'nın hem aydınlığı hem de karanlığı içinde barındıran dünyasını yansıtıyor. Pembe daire, onun kırılgan ruhunu sarıp sarmalayan bir çerçeve gibi, dış dünyadan koruyan ama aynı zamanda onu o dünyadan soyutlayan bir alan yaratıyor. Tablonun genelindeki simgeler ise Kafka'nın sürekli sorguladığı kimlik, aidiyet ve anlam arayışını ima ediyor. Bu tabloyu yaparken, Kafka'nın içsel çığlıklarına bir cevap aradım. Figürün duruşunda ve bakışlarında, o sorgulayan ve bir türlü tamamlanamayan ruh halini hissettirmeyi hedefledim. Onun hikayelerindeki gibi, bu figür de varoluşun ağırlığını taşıyor ama yine de ince kanatlarıyla bu yükten kurtulmayı düşlüyor.