Oruç Aruoba

ESER: EBRU CEYLAN
METİN YAZARI: EBRU CEYLAN
SESLENDİREN: LEVENT CAN
MÜZİK: EKİN ETİ
SES TASARIM: EKİN ETİ, ZUHAL MÜZİK
MÜZİK MIX MASTERING: BERK KULA, EKİN ETİ

Eser Ölçüsü 100x100 / Çerçeveli 120x120
Canvas, Yağlı Boya, Çerçeveli

BİLGİ:
Oruç Aruoba, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir ve özellikle felsefi derinliği ve entelektüel bakış açılarıyla tanınır. 1948 yılında doğmuş olan Aruoba, aynı zamanda bir şair, yazar, deneme yazarı ve düşünürdür. Eserlerinde insanın içsel dünyasına dair derin izlenimler ve felsefi sorgulamalar öne çıkar. Edebiyat dünyasında daha çok, modern Türk şiirine katkıları ve dilin anlamını sorgulayan yazılarıyla tanınır. Aruoba'nın en bilinen eserleri arasında "Köleler ve Krallar" (1981) ve "Beni Hiç Göremezsin" (2004) yer alır. Şiirlerinde genellikle bireyin içsel yolculuğu, varoluşsal sorgulamalar, özgürlük ve insanın yalnızlık duygusu gibi temalar işlenir. Aruoba'nın dilindeki derinlik, insan ruhunun karmaşıklığını yansıtmada oldukça başarılıdır. Hem bireysel hem de toplumsal yaşamın tinsel boyutlarını ele alırken, yazılarında sıkça sezgisel, şiirsel bir dil kullanır. Hem Türk edebiyatında hem de felsefede kendine sağlam bir yer edinmiş olan Aruoba, yazım tarzı ile özellikle çağdaş Türk edebiyatında iz bırakan isimlerden biridir.

SANATÇI GÖRÜŞÜ:
Oruç Aruoba; bireyin içsel dünyasını, yalnızlığını ve yaşamın anlamını felsefi bir derinlikle ele alan bir şair. Dil kullanımında sade ama ritmik bir yapı göze çarpar; Aruoba, sözcüklerle düşünsel boşluklar oluşturur, anlamı okuyucunun sezgilerine bırakır. Zaman ve mekânın ötesinde bir zamansızlık hissi yaratarak var olmanın kırılganlığını taşıyan dizeler yazar. Uçu açıktır kelimelerinin. Bu yüzden portresinde ki renk kullanımı pastel tonlarda tercih ettim. Işık oyunlarıyla renkler koyulaşır ya da açılır. Aradadır. Doğanın içinde midir? Yoksa bir evede pencere kenarında mıdır bilmeyiz. Oruç Aruoba’nın edebi karakterini “bir yolcu” olarak nitelendirmişimdir hep. Bütün şiirleri bir yol hikayesidir. Kendi üzerinizde evde bir battaniyeye sarılarak bu yalın yolculuğun keyfini sürersiniz. Dingindir. Kitaplarında tren rayları, kurumuş ağaçlara yer verse de sizi kendi dünyasında gotik bir havadan ziyade çıkmayı çok istediğiniz bir yol hikayesiyle buluşturur. Onun eserleri gibi bu tabloda keskin bir portrede sunmak istemedim, okuyucusunu içsel bir yolculuğa çıkararak kendini sorgulamasına imkân tanıyan bu şairi anlattığım metinlerde onun edebi matematiğine sadık kalarak yeniden bir yol hikayesini yazdım. Sözcüklerin ardındaki sessizliği de bir anlatı aracı olarak kullandım; amacım onun şiirleri gibi portresi ve hikayesinin okunmaktan çok derinlemesine yaşanacak bir deneyim haline gelmesi.