İçeriğe geç

Halikarnas Balıkçısı

Sanatçı Ru!

Normal fiyat200,000.00TL Satış fiyatı
Albüm Kapağı

Halikarnas Balıkçısı

SESLENDİREN: ENGİN HEPEKİ
MÜZİK: BİRKAN NASUHOĞLU

ESER: EBRU CEYLAN
METİN YAZARI: EBRU CEYLAN
SESLENDİREN: ENGİN HEPEKİ
MÜZİK: BİRKAN NASUHOĞLU
SES TASARIM: EKİN ETİ, ZUHAL MÜZİK
MÜZİK MIX MASTERING: BERK KULA, EKİN ETİ

Eser Ölçüsü 90x90 / Çerçeveli 110x110
Canvas, Yağlı Boya, Çerçeveli

BİLGİ:
Cevat Şakir Kabaağaçlı, "Halikarnas Balıkçısı" adıyla tanınan ünlü Türk yazar ve ressamdır. 1890’da Girit’te doğup, 1973’te İzmir’de vefat etti. Bodrum’a sürgün edilmesi hayatını değiştirdi; burada deniz sevgisi, Ege kıyıları ve Anadolu mitolojisi üzerine yazılar yazdı. Aganta Burina Burinata, Mavi Sürgün gibi eserlerinde, deniz insanlarının yaşamını ve Anadolu’nun kültürel mirasını anlattı. Bodrum’un turizmle gelişmesine katkı sağladı ve Ege’nin doğasına olan sevgisiyle Türk edebiyatında iz bıraktı.

SANATÇI GÖRÜŞÜ:
Cevat Şakir Kabaağaçlı beni etkilemesinin kaynağı; edebiyat dünyasında "Halikarnas Balıkçısı" olarak tanınmasının ve Türk edebiyatında denizi merkeze alan ilk yazarlardan biri olmasının yanısıra, şahsi hayatımda bir bodrum ve “gayık” sevdalısı olarak benim için önemli bir ikon. Bende onun gibi denizin hayatını şekillendiren insanlardanım. Onun denize karşı duyduğu derin bağlılık ile hayatları şekillendirir, hikayelerinde çokça yer verdiği “deniz insanları” gerçek hikayeleri anlatır. Hayatın içinde olduğu gibi mistik ve sürrealdir. Onun bakış açısına göre deniz, insana ait kısıtlamalardan uzak, kendi yasaları olan bir evreni oluşturuyor. Bu sebeple portresini çizerken onun çok sevdiği mavileri akışkan ve esnek, ruhuna bağladığı kayıkları ise hayallerinde kafasına demirler şekilde resmettim. Bu resim de Ege’nin mavi-yeşil tonları başrolde oldu: dalgaların oyunbazlığı, ışığın su yüzeyindeki dansı ve denizin derinliklerine inen sakin bir huzur, tuvalin en temel unsurları haline geldi. Gözlemlediği; O’nun anlatımındaki tüm tekneler sade, rüzgarla şişmiş yelkeni olan, ufak tefek ama güçlü. Denizler ise heybetli, fırtınalı ve kendi kuralları olan bir asiydi. Deniz, onun için bir özgürlük ve yaşam kaynağıydı. Bu yüzden kendi hayatında -mavi’nin kuralları- nı koyduğu yolculuklara çıkmış, Bodrum’a sürgün edildikten sonra burada geçirdiği yıllar yazılarının ana temasını şekillendirmişti. Bu fikirden yola çıkarak Denizin Makul ve Kayık’ın Kâfi geldiği metaforu bol bir deniz hikayesi yarattım. Ve bu hikâyeyi Halikarnas’ın efsanesine dönüştürdüm. Benim Cevat Şakir hikayemde; Makul denizi, O’nun yazılarında ki gibi kuralcı, birbirinden farklı hikayelerde anlattığı gibi değişken, Aganda Burina Burinata’daki gibi kendi içinde yer alan denizcilere karşı hep çetin savaşları olan bir deniz oldu. Kafi ise onun denize aşkını, yalın anlatımlarındaki gibi huzurlu, sade ve istikrarı simgeledi. Kafi’de O’nun yaşamı gibi denize sadıktı. İki insanın iç savaşını bir aşk hikayesi çatısı altında, meteforlarla bir deniz hikayesine dönüştürdüm. O’nun edebi matematiğine bağlı kalarak mistikleştirdim. Portresinde ise bütün dünyasını şekillendiren denizi bedenine bağladım. O hep güneşli günlerdeki fırtınaları yazardı. Bu sebeple karanlık bir gecede denizi, hoyrat bir denizde kayığın tutunma çabasını resmettim. Kayık Halikarnasta ki yaşam arzusunu, deniz ise özgürlüğünü ifade ediyor. Denizin huzurla karışık yarattığı romantik hüzün karakterimizin mimiğine oturuyor. Bir ressam olarak bütün resimlerimde bir imza haline gelen palyaço burnu ise yaşamın her daim bir oyun sahnesinde bize Chaplin’den kalan bir gerçeklik duygusunun ifadesi.