Cahide Sonku

ESER: EBRU CEYLAN
METİN YAZARI: EBRU CEYLAN
SESLENDİREN: DEVRİM YAKUT
MÜZİK: BABAZULA
SES TASARIM: EKİN ETİ, ZUHAL MÜZİK
MÜZİK MIX MASTERING: BERK KULA, EKİN ETİ

Eser Ölçüsü 100x100 / Çerçeveli 120x120
Canvas, Yağlı Boya, Çerçeveli

BİLGİ:
Cahide Sonku, Türk sinemasının ilk kadın yıldızı, ilk kadın yönetmeni ve ilk kadın yapımcısı olarak tanınan bir öncüdür. 1919 yılında Yemen’de doğan Sonku, sinemaya ve tiyatroya tutkuyla bağlı bir sanatçıydı. Muhsin Ertuğrul tarafından keşfedilerek sahneye adım atan Sonku, 1935’te “Bataklı Damın Kızı Aysel” filmiyle Türkiye’nin ilk kadın sinema yıldızı olarak büyük bir çıkış yaptı. Güzelliği ve yeteneğiyle kısa sürede geniş bir hayran kitlesine ulaşırken, sahne ve perde üzerindeki varlığıyla toplumda özgür ve güçlü kadının simgesi haline geldi.1949’da kendi adını taşıyan "Sonku Film" yapım şirketini kurarak sinema sektöründe kadınların da söz sahibi olabileceğini gösterdi. Ancak, bir yangın nedeniyle büyük kayıplar yaşayınca maddi zorluklarla başa çıkmaya çalıştı ve zor bir dönemden geçti. Buna rağmen, dönemin en önemli sanatçılarından biri olarak kalıcı bir iz bıraktı.Hem güzelliği hem de sanatçı kimliğiyle bir dönemin simgesi olan Cahide Sonku, cesareti ve vizyonuyla Türk sinemasına öncülük etmiş, sonrasında gelen pek çok kadın sanatçıya ilham vermiştir. 1981 yılında hayatını kaybettiğinde, ardında zorlu mücadelelerle dolu bir başarı hikayesi ve sanata adanmış bir hayat bırakmıştır.

SANATÇI GÖRÜŞÜ:
Cahide Sonku bugün yaşasaydı; günümüzün hızla değişen dünyasında, teknolojinin ve dijitalleşmenin etkisiyle sinemanın yeniden şekillendiği, görselliğin ve hızın ön planda olduğu bir ortamda, kendi içsel direncini korumaya devam ederdi diye düşünüyorum. Kendisi, bir dönemin geleneksel sinemasının simgesi olsa da sanatın evrimini kabul eden ama aynı zamanda çağın kapitalist ve yüzeysel kültürüne karşı çıkan bir sanatçı olurdu. Cahide Sonku, günümüzün toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadın hakları mücadelesi içinde, hem bir figür hem de bir aktivist olarak önemli bir yerde. Çünkü O’nun hayatına baktığımızda onun için kadın olmak sadece bir kimlik değil, bir devrimdi.t Bugün hala, toplumsal baskılara karşı kadınların özgürleşmesini ve kendi kimliklerini bulmaları zor. Belki de bugün sinemanın, toplumsal eleştiriler ve güç ilişkilerinin de sorgulandığı bir alan haline gelmesinde kendisinin büyük bir rolü var. Genç kadınların yıkmaya çalıştığı eski kalıpları, Cahide kendi sanatında, yüzeyin ötesine geçen bir içsel direnişle yansıtıt. Onun için sanat, her şeyden önce bir sorgulama ve çözüm bulma aracıydı. Günümüz dünyasında da insanın yalnızlığını, bireysel arayışlarını ve duygusal derinliğini yansıtmaktan vazgeçmemeyi bizler onun hikayesiyle daha iyi anlıyoruz. Her ne kadar zamana uyum sağlamak zor olsa da insanın içsel yalnızlığının modern dünyanın gürültüsünde nasıl var olabileceğini derinlemesine işleyen Cahide Sonku bugün yaşasaydı, bir zamanlar sinemada yoksulluğu, yalnızlığı ve hayalleri tasvir ederken, şimdi de bir insanın, kalabalıklar içinde kendi kimliğini bulma çabalarını ve yalnızlıkla başa çıkma biçimlerini beyazperdeye taşıyacağına eminim. Aşk ve insan ilişkilerine olan bakışı, modern dünyadaki yüzeysel duygusal bağlardan farklı olarak, daha derin ve anlamlı olurdu. Sonuç olarak: Cahide Sonku’nun bugünkü dünyadaki portresi, geçmişteki kahramanlığını, direncini ve özgürlüğünü sürdüren, ama aynı zamanda çağın karmaşasında kendine yeni bir yer açmaya çalışan bir sanatçı olurdu. Onun için sanat bir savaş, bir ifade biçimi ve bir kimlik mücadelesi olmaya devam ederdi. O, sadece sahnelerde değil, toplumun en derin çatlaklarında, kültürel sınırların ve toplumsal rollerin ötesinde var olan bir figür olurdu.